Konu: Blockchain, yapay zekâ, otonom araçlar, otomasyon, artırılmış gerçeklik ve benzeri teknolojiler üssel bir hızda gelişiyor ve bireyleri, özel sektörü değiştirdiği gibi, kamu sektörünü de dönüşüme zorluyor.
Sorun tespiti: Teknolojiler öylesine büyük hızla ve inovatif şekilde kendini yeniliyor ki, kamu sektörünün geleneksel yöntemlerle onu desteklemesi ya da onla mücadele etmesi imkânsız hale geliyor. Bir soruna çözüm bulmak için zaman harcarken bir diğeri geliyor.
Örnek 1: Libra’nın finans sistemini değiştirme potansiyeli karşısında kamunun tepkisi. Buna yönelik kamunun önceden (en azından yeteri seviyede) bir çalışması veya düşüncesi olmadığı için birden tedirgin olup yasaklamaya gidiyor. Sonra konuyu anlamaya, etkilerini tahmin etmeye, regülasyonların uygunluğunu incelemeye girişiyor.
Örnek 2: CRISPR. Çin insanların ve hayvanların DNA’larıyla oynayarak genetiği değiştirilmiş, “hormonlu” yaratıklar dünyaya getiriyor. Dünya Sağlık Örgütü bunun hakkında yeterince çalışma olmadığını, etkilerini tahmin edemediğini, konuyu iyice anlayana kadar hiçbir ülkenin buna girişmemesi gerektiğini söyledi. Dünya Sağlık Örgütü’nün devletlerle olan doğal bağı sebebiyle bunu da kamu sayabiliriz.
Çözüm: Devletler ve kamu kurumları on yıllardır üç aşağı beş yukarı sabit kalan bakış açılarını değiştirmeli. Kendilerini esnek, çabuk adapte olabilen, yeniliği takip eden değil ön ayak olan, yeni jenerasyonların bakış açısıyla kendini kontrol mekanizmasından ziyade bir “facilitator” olarak konumlandıran, küresel ve kimliksiz düşünen bir yapıya geçmesi gerekir. Bunu yaparsa, yıkıcı yaratıcılık devletler için bir tehdit değil, bir şans olur.