Ağlar

Ağlar – Topluluklar

Konu: Ağlar ve bileşenler arasındaki etkileşim serisinde sıradaki konu; topluluklar. Büyük resmi çizmeye çalıştığım ilk yazımdan sonra, ağları biyoloji, insan zekâsı, siber güvenlik, sanat ve tedarik zinciri özellerinde incelemiştim. Bu yazıda ise ağ etkisi çerçevesinde farklı amaçlara hizmet eden yararlı toplulukların ağlarından bahsedeceğim. Dolayısıyla bu yazıda ağımızdaki bileşenler: bireyler ve kurumlar.

Ağ etkisi: Ağ etkisi, bileşenlerin (bireylerin ve kurumların) sayısı arttıkça etrafında buluşulan platformun (veya ürünün, hizmetin, vb.) değerinin oluşan yeni bağlantılar ve potansiyel katkılar sonucu arttığı konsepte deniyor.

Ağ etkisine klasik bir örnek: İnternet. Ağ etkisinin ve kırılım (disruption) yaratan örneklerin başında geliyor. World Wide Web 1989 yılında Tim Berners-Lee tarafından ortaya çıktığında, internette çok az sayıda kullanıcı vardı. Bu yüzden değeri de daha azdı. Kullanıcı arttıkça, içerik arttı ve değeri yükseldi.

Sosyal medya platformları: Benzer bir durum sosyal medya platformları için de geçeri. Aynı modeli Facebook, Instagram, YouTube, TikTok ve benzerleri için de örnek olarak verebiliriz. Paylaşım ekonomisi paylaşacak katılımcılar oldukça çalışan bir sistem. Örneğin, Instagram’da arkadaşınız yoksa kullanma sıklığınız büyük olasılıkla azalacaktır.

Başlangıç Noktası örnekleri: Başlangıç Noktası, ağ oluşturarak değer yaratan bir topluluk. Veri ağı üzerinde çalıştığımız açık veri platformu, kurumların bir ağda buluştuğu Blockchain Türkiye platformu ve geleceğin yetkinlikleri odaklı fiziksel veya online ağlarımız bunlara örnek verilebilir.

Diğer başarılı ağlar: Farklı odaklarda çalışan fakat bazen ulusal bazen uluslararası ağlar kuran birçok topluluk var. İTÜ Mezunlar Derneği de böyle, Ashoka fellow ağı da. Girvak fellow’ları da bir ağ, YGA mezunları da. Recep İvedik filmlerinde bahsedilen Karaambar Kamyoncular Derneği gerçek olsaydı, o da bir ağ olacaktı. Recep bile ağların faydalarını görmüştü. Ağ konusu öyle önemli ki, Facebook iş modelini bu topluluklar üzerinden kurmuş durumda. Gruplar olmasa belki de Z ve Y jenerasyonları artık Facebook’a neredeyse hiç uğramayacak.

Topluluklar da aslında bir bileşen: Bir anlık geri çekilip büyük resmi görmeye çalışırsak, aslında büyük bir ağ içinde her topluluk bir bileşen ve kesiştiği birçok farklı topluluk var. Alanları farklı olsa da aralarındaki bağlantılar kuvvetlendikçe önemli iş birlikleri çıkabiliyor. Örneğin, bizim Başlangıç Noktası olarak bir ağımız var ama aynı zamanda yukarıda bahsettiğim topluluklardan birçoğuyla bağlantıdayız.

Bilgi paylaşımı: Ağ yapısı aslında bir güç paylaşımının sembolü. Tekelde toplanan bilgi, veri, sağlık hizmeti, eğlence, zekâ, nakit akışı yerine, “peer-to-peer”, yani aracısız, eşten eşe paylaşımların yapıldığı sistemler giderek önem kazanıyor. CRISPR’dan blockchain’e tüm yıkıcı yeniliklerin parçası olduğu bir zihniyet değişimi bu. Varlıklı olmanın da “know-how”dan geçtiğini varsayarsak, bu güç paylaşımı ile giderek ağdaki diğer bileşenlere yayılacak bir varlık söz konusu. Fakat bunun oluşturacağı yeni düzende yeni gruplar oluşabileceğini de bilerek yerimizi almalıyız.

Nitelik ve nicelik: Her bireyi ve her topluluğu kendi ağının merkezi diye kabul edersek, her bir merkeze ağına göre değer biçmek de mümkün. X topluluğun üyesi olduğumda bana kapısı açılan 100 kişilik ağ ile Y topluluğun üyesi olduğumda bana kapısı açılan 100 kişilik ağ aynı değerde olmayabilir. Bu sebeple belli üniversitelerden mezun olmak veya bazı organizasyonların parçası olmak diğerlerine göre daha değerli oluyor.

Kişisel çok yönlülüğün ve gelişimin önemi: Güç paylaşımı ağlar tarafından yapılacaksa ve bu güç genel anlamda “know-how” olarak tanımlanabilir ise, know-how değeri yüksek bileşenlere sahip ağların parçası olmak önemli. Bu ağların parçası olmak için de kendimizin “know-how” değerini artırmalıyız ve katacağımız marjinal değeri sunabilmeliyiz. Farklı disiplinlerden bilgileri veya yetenekleri harmanlayıp özgün çıktılar oluşturmalıyız.

Özet: Bu durumda her birey kendi ağının merkezi. Bu ağı fark etmeli ve bu ağın değerini artırmak için uğraşmalıyız. Ek olarak, merkezi olduğumuz ağımıza ve bileşen olarak gireceğimiz diğer ağlara katacağımız marjinal değeri yükseltmenin yollarını bulmalıyız. Buna göre de, olabildiğince nitelik ve nicelik olarak değerli ağların parçası olmalıyız. Her ne kadar “peer-to-peer” konsepti ağlar ve bireyler için giderek yükselse de memelilerin genel özelliği olan gruplaşma, ağlarda da kendini gösterebilir. Tam anlamıyla küçük ağların da yok olması ve tek büyük ağ içine girmemiz zaman alacağı için kendi konumlandırmamızı doğru yapmalıyız.

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
AğlarRisk AnaliziSiber Güvenlik

Dünyadaki Tüm Bilgisayarlar Bir Anda Kapatılsaydı Ne Olurdu?

AğlarVeri

Veri Toplama Şirketleri Güç Üretimi ve Genişleme Planları Yapıyor

AğlarDijital DönüşümTeknoloji

Günümüz Teknolojileri ve Savaş

AğlarCOVID-19

“Zayıf İlişkiler”den Doğan Fırsatlar

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir