Geleceğin bilinmezlik faktörleri eskisine göre katlanarak artıyor. Yazılımın dünyayı gittikçe daha fazla kemirdiği bir ortamda, endüstri döneminden kalma, birbirinden ayrıştırılmış, sorumlulukları yalnız kendi içinde tanımlanmış departmanlar, silolar, bakanlıklar, daireler yapısının, geleceğin ağırlaşan sorumluluklarıyla başa çıkabileceğine inancım yok.
Geleceğin çok daha belirsiz ve risk-yoğun dünyasına en küçük birimlerden hükümetlere kadar yönetimlerin, yeni yatırımlar için çok daha farklı yöntemler getirmeleri gerekir. Özellikle proje tarzı yapılanmaların üretimin her aşamasında büyük bir ciddiyetle geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Büyük sistem projeleri gerçekten çok zor, adanmışlık ve emek istiyorlar. Uzun vadeli projelerin en büyük çelişkisi ise yönetim sürelerinin, atanmış yöneticilerin sorumluluk sürelerinden daha uzun olması. Örneğin bir devletin uzun dönemli bir projesi bir seçim döneminden daha uzun. Dolayısıyla projenin beklentisi sorumluları tatmin etmiyorsa rahatlıkla yarım bırakılabiliyor. eDevlet Kurulu’nun Danışma Kurulu’nda bulunduğum dönemde gündeme gelen projelerin çok büyük bir çoğunluğu, zaman içinde ya heveslerin azalması ya da ilgili kişilerin görevden ayrılması yüzünden gerçekleşemedi.
Şimdiye kadar oldukça yoğun projelerin içinde bulundum. Kendi deneyimlerime göre sağlıklı projelerin bazı olmazsa olmaz temel ilkeleri var:
- Projeler beyaz sayfa olarak açılmalı ve çok kapsamlı da olsa tek bir hedef belirlenerek altı doldurulmalı.
2010 yılında “FATİH Projesi” gündeme geldiği zaman bir “bilgisayarlaştırma” projesi olarak sunulmuştu. Türkiye’nin eğitim altyapısının yeniden kurulması için çok büyük bir fırsattı ama amacı çok dar tutulmuştu. Benim görüşümce, Fatih Projesi’nin ana amacı “on (yirmi?) yıl sonra üretime geçecek gençlerin en çağdaş birikimle donanmış olarak yetişmesi” olmalıydı.
- Projeler risklidir. Riski taşıyan proje sahibi onurlandırılmalı ve hakkı verilmelidir.
Projelerin sorumluları sık sık değiştirilmemeli ve sorumluluğunun hakkı kendisine mutlaka verilmelidir. Liderleri değiştirilen projeler kimliklerini kaybeder veya değişirler. Sonunda hak etmediği cezalar almaktan korkan proje liderlerinin vereceği tavizler, bir projenin başarısızlığının en temel nedenidir.
- Proje bir sistem veya bir model olarak tanımlanabilmeli ve çokdisiplinli olmalıdır.
Projeler doğaları gereği sağlıklı bir takım çalışması ister. Projenin planlama aşamasında değişik disiplinlerden uzmanlar bir takım halinde çalışabilmelidir. Yeni ve farklı görüşlerden korkulmamalı ve çekinilmemeli, bireylerden ziyade takımın başarısı öne çıkmalıdır. Proje sonuçlandığında herkes kazanabilmelidir.
- Popülizmden uzak durulmalı, projenin hedeflerinden ve bu hedeflerin kalitesinden taviz verilmemelidir.
Sistemin analizi, en az yürütülmesi kadar önemlidir. Analizden projenin sonuçlanmasına kadar giden yol çok çetin, zor ve uzun olur. Ayrıca pratik tuzaklara da çok açıktır. Kısır siyasi ve popülist tavizler projenin kalitesine yönelik çok büyük tuzaklardır ve bunlara hiçbir şekilde izin verilmemelidir.
- Değişkenlik ilkesi projelerde mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
Bugünün dünyasında değişkenlik ve yakınsama yalnız teknolojiye özgü değil. Organizasyon yapılarından düşünce ve çalışma tarzlarına kadar projelerin her öğesi değişebilir, hatta değişmelidir de. Davranış biçimlerinde ve yönetim metotlarında beş yıl bile zaman zaman çok uzun bir süre olabiliyor. Projeler ana hedefe uyum sağladığı sürece değişkenliği içinde barındırabilmelidir.
- Teknoloji amaç değil araçtır.
Her ne olursa olsun çağdaş ve geleceğin teknolojisine hâkim olunmalıdır ama hedef “teknoloji”nin kendisi değildir. Teknoloji her zaman değişebilir, farklı bir yöne gidebilir. Akıllı telefonlarda olduğu gibi birkaç teknolojinin birleşmesiyle birdenbire yeni bir araç çok daha ucuz hale gelebilir. Projelerin teknolojik ayağı değişkenliğe uyum sağlayacak şekilde tasarlanmalıdır. Fatih Projesi’nde çok yakın zamanda akıllı tahtadan veya verilecek akıllı el terminallerinden daha ileri eğitim gereçleri rahatlıkla çıkabilir. Bunlar kolayca projeye uyarlanabilmelidir.
- Ve nihayet proje, bittiği zaman bitmez. Bundan sonra uygulaması başlamıştır ve devam edecektir.
Projeler sonuçlandığında, hayat yeni başlıyor demektir. Başarılı bir proje, denetim mekanizmalarını ve eksiksiz bir şekilde uygulanmasının ilkelerini de yerli yerine oturtmuştur. Proje yapılırken uygulanan ilkeler projeden sonra da geçerliliğini korumalıdır. Özellikle gelişmeye açıklık ilkesinin uygulanması için gerekli mekanizmaların yerleştirilmiş olması gerekir.
Endüstri döneminin alışılagelmiş üretim yapısını bir fabrika kurulması örneğinden ele alalım. Krediler alınır (veya alınmaz). Fabrika binası ve makineler projelendirilir. Üretim tesisi yapılır, makineler alınır ve üretim başlar. Dünya artık bu kadar kolay değil. Kabaca 40 yıllık iş yaşamımın önemli bir bölümünü üretim tesislerinin içinde geçirdim ve üretim ve yönetim dünyasının ne kadar değiştiğini izleme fırsatını çok iyi buldum.
Ancak bütün dünyada üretim yapısının bu derecede kabuk değiştirdiğini gördüğümüz bir ortamda ülke yönetimlerinin hâlâ aynı yapıda kalması, geleceğe yönelik derin bir sorunun sinyallerini veriyor. Günümüzün dinamik koşullarında, seçim dönemlerini aşan uzun vadeli yapılanmalara gidilmesi, proje disiplinine önem verilmesi, performans verilerinin dikkatle izlenmesi, disiplinlerin ve sorumlulukların iyi tanımlanması ve birbirleriyle rekabet etmediği süreçlerin yaratılması gerekiyor.
*Bu yazı Faruk Eczacıbaşı’nın ilk kez Koç Üniversitesi Yayınları tarafından Şubat, 2018 yılında piyasaya sürülen Daha Yeni Başlıyor isimli kitabından alıntılanmıştır.