Türkiye’deki Gelir Eşitsizliği üzerine çalışıyordum, o dönem bir bakanlıkta yazmakta olduğum ve çalışmanın kapsamı sebebiyle uzattığım stajı bitirirken bu çalışmayı sunacaktım. Gece boyunca çalışmaya devam etmiştim, literatüre Branko Milanovic ile giren “Fil Grafiği” Türkiye özelinde nasıl bir sonuç verir diye düşünüyor ve çizmeye çalışıyordum. Ertesi sabah gireceğim mülakatı biraz da pişman olarak hatırladım ve çalışmayı bıraktım. Daha önce hiç tanışmadığım ve alanında muhtemelen çok başarılı olmuş insanlarla yapacağım mülakatlar için ziyadesiyle heyecanlıydım. Görüşmelerin nasıl geçebileceğini tahmin bile edemiyordum üstelik bütün açıklamaları okumuş, daha önce yapılan işlere de göz atmıştım.
Girdiğim ilk görüşme bir mülakattan ziyade harika bir sohbet gibiydi. Sorulması gereken soruları Ekonomi ve toplumsal konular üzerinden değerlendirmiş, alandaki çalışmalar üzerine konuşmuş ve gülümseyerek artık çıkmamız gerektiğini farketmiştik.
İkinci mülakatta sorulan sorular ise neredeyse o dönemki periyotta üzerine sürekli düşündüğüm konuların karmasından oluşuyordu.
Benim için çok özel bir soru geldi: “Sana bir fil verilse ne yapardın?”
Gülümsedim bir müddet ve “fil grafiği çizmekte kullanırdım” cevabını verdim akabinde de bu gülümsemenin izahatını yaptım. Belki de benim için “Başlangıç Noktası” bu muazzam an olmuştur.
Süreç ve Düşünceler
Benim için fevkalade önem arz eden bu girizgahtan sonra süreci ve süreçten öğrendiklerimi anlatmam gerekirse:
Başlangıç Noktası aylar boyunca farklı disiplinlerden insanlarla, farklı ve yeni alanlarda dinamik, ezberbozan ve multidisipliner yaklaşımların edinildiği bununla birlikte bu alışkanlık biçimine sahip olan insanlar tarafından kazanımların kimi zaman anlatıldığı kimi zaman da yaparak öğrenmeyle aktarıldığı harika bir tecrübe yolculuğuydu.
Bu ekosistemin içinde yer aldığım tüm anları ve kişileri bir ekonomik denklem içerisinde değişkenler ile modellersem; herkesin birbirini beslediği, farklılıkların ve çeşitliliğin yarattığı zenginliğin birbirini içsel şekilde etkileyerek bizlerin beşeri sermayesinde üstsel büyümeye sebep olduğunu düşünüyorum.
Hayatı tutkuyla yaşayan insanların bir araya gelmesinden doğan bir iklimin tecrübe ve yetkinlikler ile beslendiğinde nasıl sonuç verdiğini kendimden, arkadaşlarımdan ve onların bugün başardıklarından yola çıktığımda açıkça görebiliyorum.
Kazanımlar?
Geriye dönüp baktığımda bu süreç benim hayatımda içine girmiş olduğum patikanın değişmesini, dönüşmesini sağlayan bir gamechanger rolü üstlendi zira stajlar, projeler ve topluluk çalışmalarında bulunsam da kümülatif olarak böyle bir bilgi ve tecrübe aktarımına herhangi bir mecrada şahsen şahit olmamıştım.
Süreç sizi multidisipliner bir şekilde daha önce belki de hiç temas etmediğiniz alanlarda beslerken aynı zamanda her eğitim ve session’dan sonra sizi size verilen girdilerden bir çıktı yaratmaya da zorluyor. Bu sayede öğrendiğiniz bilgilerin, tecrübe aktarımının ve düşünce pratiğinin kalıcılığını da akran öğrenmesi prensibi ile sağlıyorsunuz.
En kritik kazanımlardan biri ise süreç içerinde zayıf kaslarınızı besleyen eylemlerde bulunmanızın sürekli teşvik edilmesi, konfor alanı sınırları içerisinde gerçekleştirilen eylemler yerine dikeyiniz yer alan alanlara yönelmenizi sağlayan çalışmalarda bulunuyorsunuz. Bu çalışmalar Başlangıç Noktası’nın misyonlarını da içeren “21. Yüzyıl Yetkinlikleri” ile ilgili olabileceği gibi Sürdürülebilirlik ya da çok daha farklı alanlarda gerçekleşebilir.
Son olarak akademi profesyonel sunum becerisinden, girişimcilik modülüne, zaman yönetiminden, mentor-mentee ilişkisinin kazandırılmasına kadar sizi profesyonel hayata hazırlayacak önemli tecrübelere sahne oluyor. Ve bu süreç staj olanaklarının sağlanması ile sona eriyor.
Son Notlar:
Son olarak en önemli kazanımlar Başlangıç Noktasının doğurduğu arkadaşlıklardır sanırım. Harika anlar yaratan, onlarca fotoğrafa ve yüzlerce gülümsemeye konu olan, halen her fırsatta görüşülen çeşitli alanlarda hayatı değiştirmekle ilgilenen özel insanlar. Burada bir parantez Başlangıç Noktası Ankara’ya.
Kapanış: Fil Grafiği ve “Sana bir fil verilse ne yapardın?”*
Mülakatta bahsettiğim izahatın muhatabı olan -kendisinden hem akademik olarak hem de liderlikle ilgili birçok şey öğrendiğimiz- Cem Leon Menase’nin gülümsemesinin sebebinin de bize dingin düşünceleri ile vakit ayıran Faruk Eczacıbaşı ile “Fil Grafiği” üzerine olan sohbetleriymiş.
22 Nisan Cuma günü Eczacıbaşı Topluluğu’nda Faruk Bey ile bir araya geldik ve kendisi ile adeta hayatından ustalıkla damıtmış olduğu tecrübelerini dinledik, hepimizin ortak düşüncesi sanırım ufuk açıcı olduğuydu.
Bu 1.5 yıllık sekansın benim için kapanışı Faruk Bey’in yazmış olduğu ve Başlangıç Noktası’nın manifestosu olduğunu düşündüğüm “Daha Yeni Başlıyor” içerisinde yer alan Branko Milanovic’in Fil Grafiği’nin imzalanması ile oldu.
“Daha yeni başlıyor ve bence değecek.”
Bu yazı alıntıdır.