Teknolojinin, iş yapma şekillerini olağanüstü değiştirmesiyle birlikte ortaya çok net bir fotoğraf çıktı: Tüm dünyada mevcut eğitim sistemi, çağa ayak uyduramıyor, bizi geleceğe taşımıyor.
Bu hem özel okullar, hem devlet okulları hem de tüm eğitim dünyası için geçerli.
Öğretmenin rolünü salt sonuç ve başarı odaklı bir yaklaşımla ders vermek ve not vermekle sınırlayan ezbere dayalı bir eğitim sistemimiz var. Gün sonunda çocuklara ilham vermeyen, onların yüreklerinde heyecan uyandırmayan, geleceği şekillendirmelerinde onlara esin kaynağı olmayan bir eğitim modeline hapsolmuş durumdayız.
Nitekim Türkiye’nin uluslararası eğitim değerlendirme testi PISA’da gösterdiği performans da bu durumu gözler önüne seriyor. En son gerçekleştirilen değerlendirme testinde Türkiye 72 ülke arasında 50. sırada yer aldı. Fen bilimleri, matematik ve okuduğunu anlama açısından üzücü bir tablo ortaya koyan bu sonuçlar, aslında vahim bir geleceğe işaret ediyor.
Eğitim sisteminin köhneliği, teknolojinin tetiklediği değişime ayak uyduramayınca ortaya ‘Hakikat Sonrası Çağ – Post Truth’ dediğimiz olgu çıkıyor.
Dünyanın genel gidişatında, gerçeğe olan talep azalıyor.
Kişisel çıkarlar doğrultusunda manipüle edilmiş bilgi, zihinleri dolduruyor.
Bu karanlığı aşıp, gerçeğe giden yolu bulabilmek için tek yolumuz var: Bilim.
BİLİM VİRÜSÜ NASIL DOĞDU?
Dünyanın çeşitli yerlerinde, hakikat sonrası çağa karşı en büyük panzehir olarak bilimin kullanıldığını, bilimin tekrar uyanışta olduğunu görüyoruz.
Bilime yönelik farkındalığı, eğitim sistemi tarafından beklentileri karşılanmayan çocuklarda ve gençlerde nasıl uyandırırız, onlara yeni çağın gerektirdiği yetkinlikleri nasıl kazandırırız diye düşünürken Bilim Virüsü’nün ilk tohumlarını atmış oldum.
Bu fikirlerimi benim gibi düşünen ve bu durumdan rahatsızlık duyan insanlara açtım. Eğitimciler, akademisyenler, iş insanları, bilim insanları….
Konuştuğum herkes, eğitim normlarının dışında, tek amacı bilim tutkusunu yaymak ve öğrenmek olan bir platformunun içinde olabileceklerini ifade etti.
Bu cesaretle, Bilim Virüsü’nü kurduk ve öğrenme programlarını tasarladık.
Okullarda öğretilen fizik, matematik, kimya gibi derslerin ders formatlarından çıkarılıp hayatla buluştuğu, ilham verdiği, merak tetiklediği bir noktada durmayı amaçladık.
Bilimi sanat, felsefe, psikolojiyle harmanlayarak farklı bir öğrenme metodunu hayata geçirdik.
Fizik, kimya, matematik gibi temel bilimlerin yanı sıra yapay zeka, kodlama, kök hücre – genetik, veri bilimi, bitki bilimi, etik hacker’lık, nörobilim gibi çok çeşitli alanlarda atölye çalışmaları gerçekleştiriyoruz.
Hayal gücü, merak, sorgulama, inovasyon, tasarım odaklı düşünce, yaratıcılık, odaklanma, iş birliği yapma gibi 21’inci yüzyılın zorunlu kıldığı yetkinliklere yönelik atölyeler de kurguladık.
YAPABİLİRİM, SORABİLİRİM!
Hedefimiz, gençlerin merak duygularını ve hayal güçlerini tetiklemenin yanı sıra onlara yapabilirim ve sorgulayabilirim duygusunu vermek.
Öğretmene soru soruma korkusu, not korkusu ve sınav baskısı olmaksızın öğrenmenin tarifsiz keyfini yaşatmayı amaçlıyoruz.
Eğitim ile öğrenmeyi birbirinden ayırmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü eğitim daha tek taraflı iken, öğrenme çok boyutlu işliyor. Bu nedenle, Bilim Virüsü’nde eğitime dair hiçbir söz kullanmıyoruz. Burada öğretmenler değil, atölye liderleri var!
Lise öğrencilerini doğru rol modellerle buluşturmayı amaçlıyoruz.
Bu sebeple işini tutkuyla yapan ve bildiklerini yaymak isteyen, yeni bilgi ve fikirlere açık, gönüllü çalışan 40’a yakın atölye liderleri bize destek veriyor.
2017’nin sonunda çıktığımız bu yolculukta gerçekleştirdiğimiz tamamen ücretsiz sekiz haftalık atölyelerde 250 lise öğrencisine bire bir dokunduk.
İçerisinde kitap kulübü, gezici atölye çalışmalarının da yer aldığı yüzü aşkın etkinlikte bini aşkın liseli öğrenciyle buluştuk.
Gençlerle yola çıktık ama şimdi artık büyüklere de virüs bulaştırıyoruz 🙂
‘Büyükler İçin Bilim Virüsü’ atölyelerinde bilim üzerinden hayatı anlamaya çalışıyoruz.
İnanıyorum ki bilimsel düşünceyi bir yaşam tarzı olarak benimsediğimiz takdirde, insanlık olarak hakikat sonrası çağda hayatta kalacağız, geleceği güçlü bir şekilde karşılayacağız.