Günümüz dünyasının eğitim kurumları yıkılmaya mahkum
The Innovator’s Dilemma kitabının yazarı Clayton Christensen yakın zamanda yapmış olduğu açıklamayla dikkatleri üzerine çekti. Buna göre önümüzdeki 10 yıl içerisinde Amerika’daki yüksek öğrenim kurumlarının yarısına yakını iflas bayrağını çekebileceğinden bahsetti.
İlgiyi hakeden bu söylem, üç farklı perspektiften yorumlanabiliyor:
- Yeni Model Gereksimi: Zamandan ve mekandan bağımsız yeni nesil eğitim modellerinin gelişim göstermesi neticesinde gün geçtikçe konvansiyonel iş modellerine sahip eğitim kurumlarının dijital eğitim veren kurumlar haline dönüşmesi sonucu ortaya çıkan yeni olanakların getirdiği değerlerden bahsediliyor.
- Maliyet Baskısı: Öncelikli olarak artan yüksek öğrenim maliyetleri karşısında öğrenim hayatı içerisinden olanların alternatif arayışında olmaları vurgulanıyor.
- Yaşam Boyu Eğitim Gereksinimi: Geleceğin bilinmezliklerle dolu dünyasında, geleceğin işgücünün yetiştirileceği eğitim anlayışının sadece dört yıllık yüksek öğrenime sıkıştırılması yeterli olmayacağı biliniyor. Bu nedenle yaşam boyu eğitim anlayışıyla örülmüş yeni eğitim bakış açısına ihtiyaç duyuluyor.
İşverenlerin söylemleri değişiyor
Bir taraftan yıllık ortalama 50 bin dolarlık maliyeti ile Amerika’nın en iyi eğitim kurumları olarak bilinen “Ivy league” okullarından mezun olan öğrencilerin GAFAM gibi kurumlarda önemli pozisyonları edinmek adına kariyer yolculuklarını şekillendirme istekleri, diğer taraftan GAFAM gibi kurumların yüksek öğrenim görmemiş başvuranları da işe alma süreçlerine dahil edeceği bilgisi iyiden iyiye kafa karışıklığı yaratıyor.
Kafa karışıklığını ortadan kaldırmak için işverenlerin söylemlerini iyi anlamak gerekiyor. Üniversite eğitimini, bulundukların kurumun markası arkasına sığınıp diploma olarak adlandırılan bir kağıt parçası ile övünen bireyler yerine, kollarını sıvayıp içten yanmalı dünya anlayışıyla yaşam boyu öğrenimi temel hayat prensibi edinmiş bireyler geleceğin insan sermayesi olarak kurumların önceliği oluyor.
Eğitim kurumları için kabuk değişimi şart
Kabuk değişimine mahkum olan günümüz yüksek öğrenim anlayışı, önümüzdeki dönemde yeni değerler üzerine kurulması, kaçınılmaz gerçek olarak karşımızda duruyor. 2030 yılında yaklaşık 9 milyar nüfusa ulaşacak dünya nüfusunun 1 milyardan fazlası 65 yaş üstü olacağı bilgisine sahip eğitim kurumları, bir diploma kağıdı ile sonuçlanan günümüz eğitim anlayışını gözden geçirmeleri gerekiyor.
Geleceğin yetkinliklerini inşa edebilmek adına, yeni eğitim modelleri geliştirmeli ve hayata geçirilmesi için gerekli planlamalar günümüzden yapılmalı. Açık döngülü, esnek ve çevik yapıya sahip, kişiselleştirilmiş eğitim olanaklarıyla donatılmış üniversite anlayışı, yeni nesil eğitim modelleri arasında ön plana çıkıyor.
Yapılan araştırmaya göre günümüzde öğrenim gören bireylerin yüzde 74’ü geleneksel olmayan eğitim anlayışını bir şekilde deneyimlediğini belirtiyor. Diğer taraftan yüksek öğrenim kurumlarının geleceğin insan sermayelerini yetiştirecekleri eğitim modellerinde ne kadar yol kat ettikleri meçhul bir sorunun cevabı olarak karşımızda duruyor.
Açık Döngülü Üniversiteler
4 yıllık üniversite eğitimini tamamlayan bir bireyin yaşam döngüsü süresince ara sıra kişisel gelişimine katkıda bulunacağı statik bir öğrenim anlayışı geleceğin tozlu rafları arasında eski dünyanın anlayışı olarak yerini hazır tutuyor. Gelecekte kişisel gelişimin, yaşam boyu öğrenme anlayışıyla işlendiği döngüsel olarak tasarlanmış bir eğitim anlayışı bekliyor. Mezun kavramı hayatlarımızdan kaybolmaya mahkum olarak sürekli öğrenci kalma kavramı hayatlarımızın bir parçası oluyor.
Kaynak: Stanford2025
Esnek ve Çevik Üniversiteler
Günümüz dünyasının silo bakış açısıyla hazırlan, sınava gir, kazan, öğren, işe gir, yüksel ve emekli ol anlayışı çerçevesinde yetiştirilmiş insan sermayesi, geleceğin bilinmezlik düzleminde yetersiz kalacağı düşünülüyor. Dört yıllık üniversite anlayışı yerine, bireye özel tasarlanmış eğitimlerin önemi ortaya çıkıyor.
Yeni nesil eğitim anlayışının, esnek ve çevik bakış açısını temel prensip edinip kişiselleştirilmiş öğrenim anlayışıyla geleceğin insan sermayesini oluşturması gerekiyor. Önerilen model de üç aşamadan oluşuyor.
Kalibrasyon: Bireyin kendisini tanımasını teşvik ederek geleceğin en önemli yetkinliği olan öğrenmeyi öğrenme konusunda sıkı bir eğitim sürecine dahil ediliyor. Böylece birey hangi alanda neyi ve nasıl öğrenebileceğini keşfediyor.
İnşa etme: Hedeflediği kariyer yolculuğunda tekamül etmeyi arzu eden birey, kişiselleştirilmiş eğitim anlayışıyla disiplinlerarası eğitim ile donatılma yolculuğuna çıkıyor.
Hayata geçirme: Birey, edindiği eğitimi farklı araçlar vesilesi ile hayata geçirerek kariyerini inşa etmeye başlıyor.
Kaynak: Stanford2025
Tuzağa Dikkat
Geleneksel öğrenim anlayışını dijital ortama taşıyarak öğrenim gören bireylerin yer ve zaman bağımsız eğitim görmelerini, geleceğin eğitim modeli olarak düşünmek kısır bir anlayış olduğu düşünülüyor. Önemli olanın yaşam boyu eğitim anlayışıyla geleceğin iş yetkinliklerini temel düzlem belirlemek ve bu doğrultuda geleceğin eğitim anlayışını geliştirmektir. Bunun için ise geleneksel ile geleceğin yöntemlerini birbirleri ile kucaklaştırıp öğrenim gören bireylerin yolculuklarına eşlik edecek en uygun kişiselleştirilmiş eğitim anlayışını benimsemek gerekmektedir.