HukukTeknoloji

Hukukun ve Teknolojinin Yarışı

Dinlemek için tıklayınız.

İnsanlık tarihi, teknolojik ilerlemeler sayesinde yepyeni bir çağın başlangıcına şahit olmaktadır. M.S. 15. yüzyılda matbaacılığın gelişmesi sayesinde dini ve siyasi düzen değişirken, günümüzde internet gibi teknolojiler sayesinde eskiden onlarca, hatta yüzlerce yıl sürecek olan değişimler artık çok daha kısa bir süre içinde gerçekleşebilmektedir. Teknoloji, hızla ve katlanarak büyürken; teknolojiyi hakkaniyet, eşitlik ve adalet gibi parametrelerin içinde tutmaya çalışan hukuk ise teknolojiyi takip etmektedir. Hukuk ve teknoloji arasındaki etkileşimin incelenmesi ise, hukukun geleceği açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu çalışmada öncelikle teknolojinin ve hukukun karakteristik özelliklerine odaklanıldıktan sonra, ikinci olarak hukuk ve teknolojinin etkileşimini ilgilendiren çeşitli modeller incelenecektir.

İnsanlık tarihi incelendiğinde, yeni buluşlar arasında kalan zaman diliminin giderek azaldığı, dolayısıyla günümüzde buluşların geçmişe nazaran çok daha kısa sürede yapılabildiği tespit edilmiştir. Sulzenko, teknolojik değişimin artık ekonomide çok büyük bir faktör haline geldiğini belirtmiştir. Teknoloji, 1967 yılında David Schön tarafından “insan kapasitesini arttıran; herhangi bir alet veya teknik, herhangi bir ürün veya işlem, herhangi bir fiziksel ekipman veya yapma/oluşturma yöntemi[1] olarak tanımlandığından beri insan hayatıyla etkileşimini arttırmaya devam etmiştir. Wadhwa, teknolojinin artık insan hayatıyla birleştiğini belirterek, bu durumun veri toplama boyutuna dikkat çekmiştir. Wadhwa, artık insanların sadece faaliyetleri veya düşünceleriyle ilgili veri toplanmadığını, insanların DNA bilgilerinin de toplanmaya başladığını vurgulamıştır. Wadhwa, çeşitli şirketlerin çoktan genetik verileri işlemeye başladıklarını belirterek, bu şirketlerin müşterileriyle imzaladıkları sözleşmelerde düzenlenen “genetik veri kullanma ve üçüncü taraflara satma hakkı” ve benzeri maddelerin amacını sorgulamıştır. Wadhwa, daha sonra ABD’de düzenlenen “The Genetic Information Nondiscrimination Act of 2008”i inceleyerek, genetik bilginin sağlık sigortası veya işe alma/istihdam gibi alanlarda kullanılamayacağını, fakat mevzuatın uzun süreli bakım, engellilik ve hayat sigortası gibi alanlar açısından bir yasak getirmediğini tespit ederek, hukuktaki bu eksik yüzünden genetik verilerin nasıl kötüye kullanılabileceğini vurgulamıştır.

Hukuk karakteristik olarak teknolojiden çok daha kapsamlı bir kavramdır. Bu çalışma İngiliz Analitik Hukuk Teorisi ve Hukuki Pozitivizm temelli olan görüşü esas alarak hukuku şu şekilde tanımlamaktadır: “Belirli bir ülkenin veya toplumun üyelerinin faaliyetlerinin/işlemlerinin regüle edilmesi ve ihlal halinde cezai yaptırım içeren sistematik kurallar bütünlüğü”.

Hukuk, teknolojiye nazaran çok daha geniş kapsamlı olduğu için, ancak güce egemen olan toplumun konsensüsünün varlığı elde edildiği zaman bir düzenleme oluşturabilmektedir. Teknoloji ise, toplumsal bir konsensüsün varlığını gerektirmediği için, çok daha hızlı bir şekilde var olabilmektedir. Asıl problem, teknolojinin artık insan zihni yanında bilgisayarlar ve yapay zekâ ile de şekillendirilebilecek bir alana dönüşüyor olmasına rağmen, hukukta yeni bir düzenleme yapılabilmesi için hala insan zihnine ve sosyal konsensüse ihtiyaç duyulmasıdır.

Çalışmada ilk olarak Moses tarafından önerilen ve geniş perspektiften inceleme yapan “Hukuk ve Teknolojik Değişim Teorisi” üzerine odaklanılacaktır. Moses, teknolojinin çok büyük bir alana yayıldığını ve birbirinden farklı alt dalları olduğunu belirterek, hukuki düzenlemeleri geniş bir çerçeveden ve “teknolojik değişim” kavramı üzerinden incelemiştir. Moses, tüpte döllenme/in-vitro fertilizasyon alanında yapılacak bir hukuki düzenleme ile demiryolu ulaşım teknolojisi alanında yapılacak olan hukuki düzenlemelerin farkına değinerek, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte yeni hukuki problemlerin oluşabileceğini kabul etse de, bu durumun çok nadir olduğunu; teknolojik gelişmelerin çoğunluğunun hukukta zaten yer alan düzenlemelerin kapsamına dahil olduğunu belirtmiştir. Moses, görüşünü desteklemek için trafik kurallarının yeni model araçlara da uygulanacağını, dolayısıyla sadece teknolojik gelişmeler nedeniyle doğrudan yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmayacağını belirtmiştir. Bu çalışmada Moses’a ait olan görüş sorgulanmaktadır. Anılan örnek üzerinden ilerlenirse, yakın gelecekte piyasaya etki edecek olan sürücüsüz araba teknolojisine odaklanıldığında, bir kaza anında sorumluluğun kime ait olacağı (sorumluluk sürücüsüz aracı üreten şirkete mi yoksa araç içindeki kullanıcıya mı ait olacak?) konusunun ve çeşitli başka sorunsalların önemli teşkil edeceği kesindir. Teknolojik değişimlerle birlikte yeni hukuki problemlerin ortaya çıkması kesinlikle mümkündür.

Konuyla ilgili ikinci olarak, uzman yetkili kurum modeli incelenecektir. Hukuk, çeşitli alanlarda genel perspektifte bir düzenleme yaptıktan sonra, bu alanda bir kuruma yetki vererek, kurumun ilgili alanda Adsız Düzenleyici İşlemler (Genel Tebliğler, Tebliğler, Genelgeler) yoluyla hukuki düzenleme yapmasını mümkün kılmaktadır. Bu noktada, yetkili kurumun yapacağı düzenlemeler, daha dinamik bir hukukun oluşmasına katkı sağlamaktadır. Türkiye’de bu duruma somut bir örnek, 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve ilgili alanda yetkilendirilmiş olan Kişisel Verileri Koruma Kurumu üzerinden verilebilir. “Kişisel Verilerin Korunması” henüz yeni şekillenen, dolayısıyla yetkili kurumun kararlarının önem taşıdığı alanlardan biridir. Teknoloji açısından durum incelendiğinde aslında teknolojinin dokunduğu alanlarda hukuken yetkilendirilmiş kurumların olduğu ve bu kurumların teknoloji ile gelen değişikliklere dinamik bir şekilde cevap verdikleri göz ardı edilemeyecek bir gerçektir.

Sonuç olarak hukuk ile teknoloji arasındaki yarış, kanaatimce ince bir dengede seyretmektedir. Bu ince dengede hukukun bir an için teknolojinin önüne geçerek katı ve yasaklayıcı düzenlemelerle teknolojik ilerleyişi yavaşlatması, ekonomik düzeni olumsuz etkileyecektir. Fakat aynı zamanda teknolojinin hukukun aşırı derecede önüne geçmesi, kontrol edilmeyen ve haksızlıkların yapılabileceği tehlikeli bir boyut oluşturacaktır. Bu nedenle çalışmada anılan uzman yetkili kurumların, alanlarındaki düzenlemeleri sürekli test ederek bu düzenlemelerin; (i) uyarlanabilir olmasını, (ii) verimli olmasını, (iii) hakkaniyetli olmasını ve (iv) işbirlikçi olmasını kontrol etmeleri gerekmektedir. Kanaatimce söz konusu dengenin sağlanması halinde yeniliklere açık, verimli ve güvenli bir sistem oluşturulup geleceğe katkıda bulunulacaktır.

[1]any tool or technique, any product or process, any physical equipment or method of doing or making, by which human capability is extended”.

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
TeknolojiVeriYönetişim

Gri Alanların Yarattığı Huzursuzluk

GirişimcilikTeknolojiYapay Zeka

Yapay Zeka ile Başarılı Bir Girişim Kurma Rehberi

Ar-GeSağlıkTeknoloji

Böcekler İğne Teknolojileri için İlham Verebilir mi?

TeknolojiVeri GüvenliğiYapay Zeka

Yapay Zekayı Güvenli Hale Getirmek: Akıllı Geleceğin Öncelikli Mücadelesi

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir