Dijital teknolojilerin günlük hayatın her alanında etkisini artırmasıyla birlikte finans ve sigorta sektörleri de bu dönüşüme uyum sağlaması kaçınılmaz oldu.
İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde özellikle hayat sigortası gibi sigorta ürünlerine olan ilgi ve talebin artması, bunun yanı sıra potansiyel ve aktif müşterilerin hem özel hem de iş yaşantılarını çevrimiçine taşımış olması; sigorta sektöründe de dijital deneyimlere olan ihtiyaçların artmasına neden oldu.
Geleneksel sigortacılığın adım adım dijital sigortacılığa evrilmesi, poliçe sahiplerinin; beklemek, yüz yüze görüşmeler için vakit ayırmak zorunda kalmadan çok daha hızlı şekilde işlem yapabilme kolaylığına sahip olmaları ise pandemi sonrasında da beklentilerin ve kazanılan bu alışkanlığın değişmesinin pek mümkün olamayacağını gösteriyor.
COVID-19 salgını, geçtiğimiz yıl tüm dünyayı bir anda etkisi altına aldığında, pek çok sektör gibi, sigortacılığın da bu duruma hazırlıksız yakalandığı bir gerçek. Deloitte’in sigorta endüstrisi çalışanları arasında yaptığı bir ankete göre; çalışanların %79’u, COVID-19’un şirketlerindeki dijital yetenek ve strateji alanındaki boşlukları ortaya çıkardığını savunuyor. Böyle bir boşluğun ortaya çıkması ise sektör çalışanlarının yapay zeka, veri analitiği gibi konularda daha donanımlı hale gelmesine olanak tanırken, şirketlere de dijital altyapılarını güçlendirmeleri yolunda bir ışık yakmış oldu. Bu konuda bir diğer araştırma ise Campgemini Efma tarafından yapıldı. Araştırmaya göre sigortacıların %67’si Insurtech ortaklıklarıyla yakından ilgileniyor ve bu konuda yatırımlarını her geçen gün artırıyor. Insurtech için gerekli alt yapı ve donanıma sahip olmayan şirketlerin oranı ise %30’un altında.
Bu araştırmalar gösteriyor ki hem müşterilerin hem de şirketlerin, yaşanan bu sıkıntılı süreçten kendilerine bir fayda sağlamış olmalarına bakılırsa dijital sigortacılığın pandemi döneminden sonrasında da güçlenerek yoluna devam edeceğinin sinyalleri şimdiden veriliyor.
Bu yazı alıntıdır.