Etki YatırımıTeknoloji

Tech for Good: Sosyal Girişimleri ve Pozitif Teknolojiler

Geçen hafta Sonar İstanbul’da moderatör olarak yer aldığım “Tech for Good: how to fight inequality through technology?” panelinde üç müthiş sosyal girişimci ile beraberdim. Bir saatlik sohbetimizin öne çıkan noktalarını kısa kısa paylaşacağım, sonra da kendi çıkarımlarımı not düşeceğim.

– E-bursum’un kurucusu Mesut Kesin ve FazlaGıda’nın kurucularından Olcay Silahlı “sosyal girişim” ifadesinin yatırımcılara cazip gelmediğini söyledi. Sosyal girişim denildiğinde finansallara önem vermeyen, tamamen etki odaklı yürüyen ve ölçeklenemeyecek işlerin akla geldiğinin ama bu yargıların gerçeklikten uzak olduğunun altını çizdiler. Sosyal girişimlerin de diğer girişimler gibi güçlü gelir modellerine sahip olmaları ve sürdürülebilir finansalları göstermeleri gerektiğini vurguladılar. Yatırımcıların ancak bu şekilde etkisi yüksek işlere çekilebileceğini de not düştüler.

– Yemen, Irak ve Türkiye’deki göçmenlere yazılım atölyeleri düzenleyen Re:Coded’in İş Geliştirme Müdürü Etem Özdemirci; genç nüfusu günümüzün becerileri ile yetiştirmenin öneminden bahsetti. Atölye çalışmalarında yalnız kodlama öğretmediklerini; aynı zamanda yaratıcı düşünme, yapıcı iletişim ve grup çalışması eğitimleri de verdiklerini ve mezunlarının iş arama yolculuğunda da yanında bulunduklarını belirtti.

– Etem, Mesut ve Olcay, bulundukları ekosistemleri geliştirmenin önemi üzerinde durdular. Olcay, FazlaGıda şirketinin yanı sıra sektördeki diğer paydaşları içeren atık gıda değerlendirmesi derneği kurduklarından bahsetti. Ekosistemde bütün paydaşların veri paylaşımında bulunarak birbirilerinin kapasitelerini arttırmanın önemine değindiler.

– Üç girişimcinin de iş modelleriyle yardım etmek istedikleri dezavantajlı grubu seçme hikayesi birbirinden farklıydı. Mesut, kendisi de burs arayan bir öğrenci olduğu için bu alanı iyileştirmeye karar verdiğini söyledi. Burs veren kurumların genelde hep aynı kişilere, şeffaf olmayan süreçlerle kaynak aktardığını söyledi. Olcay, gıda atığının dünyadaki en büyük israflardan biri olduğunu ve ciddi seviyede karbon ayak izine sahip olduğunu vurguladı. Ayrıca Türkiye’de halihazırda bu konuda bir çalışma olmamadığından, boşluğu doldurmak için çalışmaya başladıklarını belirtti. İlk müşterilerinin Migros olduğunu ve daha sonra perakende sektöründeki çoğu firma ile çalışmaya başladıklarını ekledi. Etem ise Re:coded’in; Irak’ta gazeteci olarak çalışan 2 Amerikalı gencin “Elimizden ne gelir?” sorusuna verdikleri cevap doğrultusunda şekillendiğini söyledi. Yazılımcıların mobil olduklarını ve Türkiye’nin önde gelen yazılımcılarının rahatlıkla daha yüksek maaşla Avrupa’da iş bulabildiklerini ve bu yetenek boşluğunun Re:Coded gibi girişimlerin eforlarıyla doldurulabileceğini vurguladı.

Panel için hazırlanırken yaptığım okumalardan öne çıkan birkaç nokta gerçekten ufuk açıcıydı. Öncelikle ekonomi profesörü Bradford Delong’un şu çıkarımını not ettim: İnsan tarihinde ne zaman bir makine, daha önce bir insanın yaptığı işi yapmaya başlasa, o insanın başka beceriler kazanarak yapılan işin kalitesinin artmasına neden olmuştur. Buna en iyi örneği 1430’da matbaanın bulunmasıyla beraber katiplerin yaptıkları işlerin değişmesinde görebiliriz. 15.yy öncesi kâtipler aynı kitabı tekrar tekrar yazmakla görevliyken, çoklu basım teknolojisinin bulunmasıyla kendi düşünsel dünyalarını yazmaya vakit bulabilmişlerdir. Bu durumda makine (matbaa), insanın (kâtibin) işini almıştır ama insanın daha yüksek nitelik gereken bir işte çalışmaya başlamasının da önünü açmıştır. Günümüzde yapay zekâ teknolojisiyle kolayca icra edilen mekanik işlerin bir şans olarak görülmesi ve çalışanların farklı nitelikler kazanmasının önünün açılması gerekiyor. Zaten bu nedenle Re:Coded ve Kodluyoruz gibi sosyal girişimlerin önemi ve etkisi her geçen gün artıyor.

Not almaya değer bulduğum ikinci okuma McKinsey Global Institute’nin Mayıs 2019’da yayınladığı “Tech for Good: Using technology to smooth disruption and improve well-being” raporuydu. Son derece güçlü bir veri setine dayanan bu araştırma, teknolojinin insan hayatını en iyi şekilde etkileyeceği 7 alanı teşhis etmiş. İş güvenliği, yaşam standartları, sağlık & uzun ömür, eğitim, çevresel sürdürülebilirlik ve eşit olanaklar olarak belirlenen bu kategorilerdeki olumlu etkisi en yüksek teknolojik gelişmelerden örnekler verilmiş. McKinsey Global Institute’nin, teknolojinin toplumu olumsuz olarak en çok etkileyeceği alanlar da raporda not edilmiş: iş fazlalığı ve toplumsal güven. Bu iki kategori de düşük gelirli kesimi orantısız olarak daha fazla etkiliyor. Öte yandan, masaüstü bilgisayarların 3.5 milyon işin kaybolmasına ama 19.3 tane yeni işin çıkmasına neden olduğunu unutmamak gerekiyor.

“Tech for good”, 21.yy.ın en önemli konularından biri. Gelir ve kaynak dağılımındaki eşitsizliklerin 1980’lerden beri arttığı günümüzde sosyal girişimler; “piyasanın görünmez elinin” zararını gideren kesimlere sürdürülebilir yardımlar yapmayı ve olumlu sosyal etkiye sahip iş modelleri üretmemizi sağlıyor. Hepimiz, etki alanımızdaki insanları olumlu etkileme gücüne ve sorumluluğuna sahibiz. Antroposen çağın ekolojik yıkımları “bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın” mantığı ile devam edemeyeceğimizi gösteriyor. Her salgın hastalık, her eşitsizlik, adaletsizlik, toplumsal ve ekolojik yıkım artık kapı önümüzde. Her birimize düşen; gücümüzün ve yeteneğimizin yeteceği işleri teşhis edip onları olumlu etkisi en yüksek olacak şekilde icra etmek.

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
TeknolojiVeriYönetişim

Gri Alanların Yarattığı Huzursuzluk

GirişimcilikTeknolojiYapay Zeka

Yapay Zeka ile Başarılı Bir Girişim Kurma Rehberi

Ar-GeSağlıkTeknoloji

Böcekler İğne Teknolojileri için İlham Verebilir mi?

TeknolojiVeri GüvenliğiYapay Zeka

Yapay Zekayı Güvenli Hale Getirmek: Akıllı Geleceğin Öncelikli Mücadelesi

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir