Eğitim

Toplumda Kutuplaşma ve Eğitimin Önemi

Bir önceki gün yazımızda da belirttiğimiz üzere; bir toplum, temelinde insan ilişkileri ile ayakta durur ve insanı merkeze koyan bu yaklaşım ile çevresel tüm unsurları (ekonomi, sosyoloji, politik) geliştirir.

Bu ilişkilerde en sık karşılaşılan zorluk ise bir kişinin bir başka kişiye ilişkin önyargısı, algısı olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır.

More In Common’un Hidden Tribes Project serisinin üçüncü çalışması olan Perception Gap raporu geçtiğimiz gün yayımlandı. Bu rapor ABD vatandaşlarının özellikle politik çerçevede birbirine olan yaklaşımını ve algı farklılıklarını masaya yatırmaktadır. Kutuplaşmanın incelendiği bu araştırmada göze çarpan önemli bulguları bu yazımızda irdeledik.

ABD’de seçmenlerin %30’unu hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi kanadında radikal görüşleri olan vatandaşlar oluşturmaktadır. Bu durum özellikle küreselleşme ve teknoloji etmenlerinin yol açtığı popülizm ve buna bağlı kutuplaşmanın yoğun olarak yaşandığı bir ortamın varlığını ortaya koymaktadır. Kadir Has Üniversitesi tarafından en günceli 30 Ocak 2019’da yayımlanan Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması’na göre de Türkiye’de siyasi kutuplaşmanın olduğunu düşünen kişilerin oranı %38,8 olarak raporda yerini almıştır. Bu durum ABD’nin kutuplaşma oranından göreceli daha fazla olarak karşımıza çıkmakta, ABD’li vatandaşların görüşlerine göreceli yakınsadığını düşündürmektedir.

Kaynak: Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması

Hidden Tribes projesi kapsamında daha önce segmente edilen ABD seçmenleri arasında algı farklılıkları incelendiğinde, aşağıdaki görselde, sol ve sağ tarafların aşırı kanatlar olduğunu düşünecek olursak birbirine ilişkin algı farklılıklarının %30’u aşan seviyelerde oldukça yüksek olduğu ortaya çıkmaktadır.

Kaynak: More In Common

Medyanın Olumsuz Etkisi

Bir iletişim, etkileşim aracı da olsa medyanın kutuplaşmayı önlemek adına doğru bir diyalog kanalı açamadığı bu raporda da gözler önüne serilmiştir. Araştırmaya göre medyayı yakından takip eden vatandaşların algı farklılığının daha yüksek olduğu belirtilmektedir. Bu durum ise tutarsız, yandaş haber ve iletişim stratejisi izleyen basılı yayın, televizyon, radyo kanallarının ve internet sitelerinin çokluğunun ortaya çıkardığı bir etki olarak raporda yerini almaktadır.

Kaynak: More In Common

Özellikle medyanın ağ gücü ve etki alanı göz önüne alındığında etik çerçeveler çizilmeden kullanımı ve uygulamaları kutuplaşmanın önemli bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bir fotoğrafın, bir söylemin bilgi kirliliği yaratacak şekilde manipüle edilmesinin toplumsal sonuçlarını etraflıca bir yazımızda incelemiştik. Çözüm yolunun oldukça karmaşık olduğu düşünülen bu konuda yeni bir mecra olan sosyal medyanın etkisinin göz ardı edilemez olduğunu her zaman hatırlamamız gerekiyor. Yuval Noah Harari ile Mark Zuckerberg’in gerçekleştirdiği söyleşide Zuckerberg’in çok seslilik için yeni bir kanal sunduğunu iddia ettiği söylemlerine atfen Harari’nin bu özgürlüğün sahibinin kişiler mi yoksa dev şirketlerin tasarladığı algoritmalar mı şüpheciliği durumu çok net bir şekilde açıklamaktadır (tartışmanın özeti için yazımızı incelemenizi öneririz).

Eğitimin Yetersiz Kaldığı Anlar

Eğitim ile birlikte algı farklılığının azalmasını umanlar için kötü bir haberimiz var. Her ne kadar Cumhuriyetçiler için bu trend tam tersini gösterse de özellikle Demokratlar için eğitim seviyesinin artması, algı farklılıklarını olumsuz yönde besliyor. Demokratlar eğitim aldıkça Cumhuriyetçilere daha önyargılı yaklaşıyor.

Bu durumun sebebinin ise Demokratların eğitim seviyesi arttıkça Cumhuriyetçi çevrelerden arkadaşlarının olabildiğince az olması ve bu sebeple etkileşim eksikliğinin boy göstermesi olarak yorumlanıyor.

Kaynak: More In Common

 

Kaynak: More In Common

Kutuplaşmayı destekleyen her etmenin önünde eğitimin duracağına ve yol göstereceğine inanıyoruz.

Eğitim kutuplaşmanın önünde en büyük engel olması gerekirken, yapılan araştırma eğitimin önyargıları kıramadığını ve algıda farklılıklara farklı etmenlerle zemin hazırladığı görülmektedir.

Her ne kadar mevcut yapının bu sorunu çözmeye elverişli bir zemin çizmediği metriklerle görülse de mevcut eğitim sisteminin geleceğin toplum yapısını oluşturacak yeni nesli hazırlarken ne tür dönüşümler gerçekleştirmesi gerektiği hakkında bizlere bazı kanıtlar sunuyor.

Bize göre eğitim alanında, bu konu dahilinde, öncelikle gelişim göstermesi gereken alanlar: Doğru iletişim kanallarını öğrenciler için yaratamaması, empati kurma yeteneklerini ve duygusal zekayı geliştiren içeriklerin halen müfredatta yerini almamış olması, öğretmenlerin mevcut önyargıları ve bu önyargıları öğrencilerine benimsetmesi, bilgi eksikliği, akademik çalışmalar haricinde günlük eylemlerde muhakeme yeteneğini araştırma temelli kurmaktan öte, hızlı tüketmeye yöneltmesi, bir önceki yazımızda da kaleme aldığımız gibi, uzlaşı kültürünü geliştirmeye yönelik aktivitelerin öncelik olarak görülmemesi olarak sıralanabilir.

Eğitim alanında yapılacak insan merkezli reformların geleceğin işlerini şekillendirdiği kadar geleceğin toplumunu da şekillendirdiğini hatırlamalı, gelişim yol haritasında reformlarını bu çerçevede belirleyeceği tasarım prensiplerine göre ele almalıdır.

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

İlginizi çekebilir
EğitimYapay Zeka

Yapay Zeka ile Dil Öğrenimi: Yabancı Dil Öğrenimi Kolaylaşıyor mu?

DepremDoğal AfetEğitimSürdürülebilirlik

Kriz Zamanlarında Eğitimi Desteklemenin Önemi: Türkiye'nin Son Depremlerinden Dersler

Dijital DönüşümEğitim

Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Metaverse’de Sanal Kampüs Kuracak

AlgoritmaEğitim

Britanya’daki Algoritma Skandalına Dair

Başlangıç Noktası E-bülten

Merak etmeyin. Asla Spam yapmıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir